Mittwoch, 22. Dezember 2010

    Mannheim Vertical


2010 Kültür Başkenti etkinlikleri kapsamında‚ Beyoğlu Belediyesi 2010 sahnesinin son sergisinde Horst Hamann’ın ’Mannheım Vertical’ sergisine ev sahipliği yapıyor.
 
Kültürler Arası Sanat Diyologları kapsamındaki sergi 20 Aralık 2010-16 Ocak 2011 tarihleri arasında Beyoğlu Belediyesi Sanat Galeri’sinde ziyaret edilebilinir.

PROF. DR. Hans-Peter Schwöbel ‚ Manhheim’i  anlatırken  ;

Mannheim’de ilk bakışta gökdelen kelimesiyle tanımlanabilecek yegâne bina Luisenpark ve Neckar arasında yer alan televizyon kulesi. Bunun dışında birkaç yüksek bina var ve bir de dağların yüksekliğinde göğe uzanan‚ dikey beyaz ve gri sancakları andıran bacalar: göğü delen değil göğü grileştiren. Rüzgarın sustuğu günlerde‚ bacaların göğü grileştiren duman bulutlarını üfledikleri mi yoksa içlerine mi çektikleri bazen belli bile olmuyor.

Tüm bu yükseklikler‚ yatayın hâkimiyetini tehdit etmekten daha ziyade vurguluyor. Bunun dışında Mannheim’in en büyük yüksekliklerini kilise kuleleri‚ köprü ayakları ve yirmisekiz su kulesi oluşturuyor. Su kulesi. Coşkuyla su fışkırtan fiskiyelerin üzerinde altmış metre yüksekliğe uzanan su kulesi: Friedrichsplatz meydanında art nouveau stilinde yin ve yang. Kırmızı ve sarı kumtaşı. Kurpfalz bölgesinin simgesi. Gözleri ısıtan kumtaşı. Bu taşlarda güneş hiç batmaz. Gri günlerde ve gecelerde bile bu taşlar ışığı hatırlatırlar.

Mannheim Ren nehrinin doğu kıyısında yer alıyor. Güneybatıda içinde birazcık da olsa doğu taşıyor. Tam anlamıyla doğu değil bu‚ daha ziyade bir şehrin şiirsel diyalektiği.  Baden-Württemberg eyaletinin haritasında en kuzeybatıda yer alıyoruz. Ama bu bizim için önem taşımıyor. Nitekim bu siyasi ve coğrafik konumun‚ akan mevsimlerin eşliğinde ışık ve sıcaklığın‚ kokuların‚ renklerin ve seslerin çeşitli ölçeklerindeki gerçek konumlarımızla yakından uzaktan ilişkisi yok.  Şivemiz koyu‚ gırtlaktan ve güneye özgü. En önemli özelliği ise müzikselliği: âdeta göbek atıyor ve müziğin ritminde omuzlarını sallıyor.

Yükseklik açısından kısıtlı olması Mannheim’in güçlü yönlerinden biri. Böylece birçok başka yere kıyasla‚ bir Avrupa şehri olma özelliğini koruyor. Fazla büyük olmaması kentselliğinin bir parçası. Şehirlerin aşırı büyük olduğu yerlerde kentsellik zarar görüyor. Bu gibi aşırı büyümelere daha ilkçağda tanık olduk. ‚‘

Çok kültürlü bir toplumun çalışkanlığı‚ zekâsı‚ yaratıcı gücü ve yaratıcılığı‚ barış ve güvenlik arayışı‚ yaşama zevki ve arzusu sayesinde Mannheim yeniden inşa edildi. Yahudiler‚ Hristiyanlar ve bugün artık Müslümanlar ve daha birçok dini topluluk bunun bir parçası. Almanlar‚ Fransızlar‚ Valonlar‚ Hollandalılar‚ Portekizliler‚ Amerikalılar‚ Porto Rikolular‚ İtalyanlar‚ Yunanlar‚ İspanyollar‚ Sırplar‚ Hırvatlar‚ Türkler‚ burada yaşayan milletlerin sadece bir kısmı. Bugün şehirde 170 farklı ülkeden gelen insan yaşıyor: çok uluslu‚ çok işlevli ve çok dinli. Başka bir deyimle kentsel‚ medeni bir çok-lar şehri.  Barış içinde yaşanılan bir çok-lar şehri. ‚‘ diyor.

Vertical mannheim ıçin ise;

"New York Vertical" dan sonra çok daha küçük bir şehre adanan "Mannheim Vertical" ister istemez gerçek anlamda bir hicve dönüşmez mi? Hayır. Tabii ki Mannheim’i New York’la karşılaştırmak mümkün bile olamaz. Dünyada New York’la boy ölçüşebilecek bir şehir zaten yok. Aynı şey ama farklı nedenlerden dolayı Kudüs ve Roma için de geçerli. Burada söz konusu olan zaten karşılaştırma yapmak değil.

Mannheim Hamann’ın bakış şekline uyuyor‚ bakışını yapılar üstünde yoğunlaştırma şekline. Gözleriyle yaptığı sanatın kökleri bizim şehrimizde‚ onun doğduğu ve büyüdüğü şehirde yatıyor. Bu şehir‚ Kurpfalz bölgesinde aynı ölçüde yeşil ve kentsel bir yörede yer alan bir şehir. Mannheim’in New York’la ortak noktası‚ bir şehir olması ve asırlardan beri inşa ettiğimiz‚ dünya genelindeki bir toplu sanat eserine eşi benzeri olmayan bir katkıda bulunması ki bu sanat eserinin adı şehir.‘‘  diyor

16 Ocak 2011  tarihine kadar gezilebilecek sergi iki kültürü‚ sevgiyi ... bir araya getiriyor.

Mannheim: Kareler. Saray. Filsbach. Jungbusch. Neckarstadt. Waldhof. Rheinau. Schönau. Neckarau. Sandhofen. Liman. Şehrin kalbinde yer alan sinagoglar. Kiliseler: Jesuitenkirche. Christuskirche. Marktkirche. Konkordienkirche. Pauluskirche‚ St. Franziskus. Gnadenkirche. Camiler. Ve bunların tam arasında oturan ve yaşayan barış. Su kulesinin orada dans etmek‚ müziğin eşliğinde sallanmak‚ bayrak sallamak. Parklarda‚ nehir kenarında ve akıntıya nazaran güneşe doymak.

İnsanlar: yerliler ve göçmenler. İşçiler ve tüccarlar. Mucitler ve bilim adamları. Düşünürler ve deneyenler. Kaybedenler ve kazananlar. Hatırlayanlar ve unutanlar. Gidenler ve kalanlar.

Schriesheim’daki Strahlenburg’a veya Weinheim’in üst tarafında yer alan Raubschloss Windeck’e yürüyerek veya arabayla tırmanın. Durduğunuz yerde kendinizi âdeta yamaç paraşütü ile uçuyormuş gibi hissedin. Tüm bağlarınızı kopararak yemyeşil bağların bulunduğu düzlüğün üstünden uçun ve güzel Mannheim’e yukarıdan bakın. Geniş‚ açık ve duyuları cezbedercesine güneşte ve Ren ve Neckar nehirlerinin kollarında yatıyor. Işık soluyor.

Açılış: 20 Aralık Pazartesi  Saat:18.00
Yer: Beyoğlu Belediyesi Sanat Galerisi
No: 217 Tünel – Beyoğlu   

Mittwoch, 27. Oktober 2010

Internationales Film Festival Mannheim- Heidelberg

SİYAH BEYAZ
Black and White, Türkei 2010



Szene aus SİYAH BEYAZ



von Ahmet Boyacıoğlu
Eine Bar in Ankara, in der sich großstädtische Türken mit westlichem Lebensstil seit 25 Jahren treffen. Sie heißt „Siyah Beyaz“ und ist ein erweitertes Wohnzimmer für eine Reihe von Typen, deren Geschichten in diesem episodisch erzählten Film präsentiert werden. Da ist der Maler, der sich noch mit 70 weigert, ein ordentliches sesshaftes Leben zu führen. Und auch seine linksradikalen Ideale nicht aufgeben will und am liebsten mit seiner Haustierschlange redet. Ein Arzt, den gerade seine Frau verlassen hat, ist schon längst seines Jobs müde. Eine Karrierefrau hat sich in der schönen Melancholie der Einsamkeit so eingerichtet wie in einem modischen Lebensstil. Einem Anwalt war der Herzinfarkt neulich ein Warnzeichen, dass er sein Leben ändern muss. Aber geht das überhaupt? Und da ist dann noch der aufbrausende Faruk, der Kneipenbesitzer, der im Grunde das pochende Herz dieser kleinen selbstgewählten Familie ist. Älter geworden sind sie alle. Abends ist die Bar ihr letzter Heimathafen, in dem sie die Wunden lecken, die ihnen das Leben und der Alltag geschlagen haben. Die Gespräche drehen sich immer wieder um die schönen kleinen Dinge des Lebens, um Freundschaft, Liebe und den Wert der Solidarität. Gut das wir darüber gesprochen haben – in brillanten Dialogen und wonniger Kneipenseligkeit.
Eine Stadt, die keine derartige Kneipe hat, existiert nirgendwo auf dem ganzen weiten Globus. Und am Ende möchte man selbst einen Drink bestellen und anfangen von seinen Sorgen und von seinen Freuden zu erzählen. Wenn das kein Kinoerlebnis ist. Tuncel Kurtiz ist auch bekannt geworden durch seine Hauptrolle in Fatih Akins Film AUF DER ANDEREN SEITE.



http://www.iffmh.de/Comp_Siyah_beyaz



Spielzeiten Mannheim
Sa 13. November 21.15 Uhr Kino Atlantis
Mo 15. November 22.00 Uhr Kino im Stadthaus I
Mi 17. November 19.15 Uhr Kino Atlantis


Spielzeiten Heidelberg
Di 16. November 18.00 Uhr Kino im Schlossgarten I
Do 18. November 22.00 Uhr Kino im Schlossgarten I

Internationales Film Festival Mannheim- Heidelberg

ACI AŞK
Love, Bitter, Türkei 2009



Szene aus ACI AŞK



von A. Taner Elhan

Kennen Sie eigentlich türkische Seifenopern?
Oder Herz-Schmerz-Schmachtfetzen aus dem Radio?

Diese ganzen Storys um Liebe, Eifersucht und tragische Wendungen im Leben, in denen ein Machomann den Frauen das Herz gebrochen hat. Und nun stürzt alles zusammen und Frau sich am liebsten von der Brücke. Schwanger ist sie auch noch. Warum nicht die Bitterkeit der Enttäuschten einmal gegen ihn richten? Ein Messerstich zur rechten Zeit kühlt wenigstens das rasende Herz. Doch wie wird das werden, ohne IHN? Hat er nicht noch eine Jüngere, eine Studentin, die den älteren aber coolen Literaturprofessor bewundert und vielleicht doch mehr will als Händchen halten im Park? Solche Fragen kann man sich sekündlich stellen in dieser Metasatire aus der Türkei.

Literaturprofessor Orhan muss in der Provinzstadt Eskişehir in Anatolien eine bittere persönliche Niederlage hinnehmen. Eben war er noch von seinen Studentinnen umschwärmt, dann erwischt er Ayşe, die er doch heiraten wollte beim Seitensprung. Er flieht nach Istanbul, wo er die Photographin Oya trifft, sich in sie verliebt und sie heiratet. Schnitt. Schon bei der Fahrt in die Flitterwochen schlägt das Schicksal zu. Schnitt. Da zieht gleich gegenüber Ayşe ein, bittet ihn um Verzeihung und freundet sich mit Oya an. Schnitt. Und macht ihm neue Avancen. Bei einem Besuch in Eskişehir landet der Machomann mit seiner Lieblingsstudentin im Bett. Die Jonglage mit drei Frauen ist gefährlich aber prickelnd. Und dann sind alle drei von ihm schwanger. Aus solch einer Geschichte kommt man nur wieder heraus, wenn man alles nicht so ernst meint oder geradezu super-ernst. Harte Tage liegen vor Orhan.


http://www.iffmh.de/Disc_Aci_Ask


Spielzeiten Mannheim
Fr 12.11. 17.15 Uhr Kino Atlantis
Sa 13.11. 21.00 Uhr Kino im Stadthaus II
Di 16.11. 19.15 Uhr Kino Atlantis


Spielzeiten Heidelberg
Do 18.11. 23.00 Uhr Kino im Schlossgarten II
Fr 19.11. 19.00 Uhr Kino im Schlossgarten II  

Samstag, 12. Juni 2010

Mittwoch, 12. Mai 2010

Fazil Say bei den Schwetzinger SWR Festspielen

Seit mehr als 57 Jahren präsentieren die Schwetzinger SWR Festspiele Opern und Konzerte aus Schwetzingen. Mit jährlich etwa 700 Rundfunkausstrahlungen sind sie das größte Radio-Festival für Klassische Musik. Auch in dieser Saison bleiben die Festspiele ihrer Dramaturgie treu: Altes wiederentdecken, Neues initiieren, dem Nachwuchs eine Chance. In rund 50 Veranstaltungen werden internationale Künstler im unvergleichlichen Ambiente des Schwetzinger Schlosses präsentiert. In diesem Jahr lädt das Festival in seinem Schwerpunktthema zu einer spannenden Reise durch das "mare nostrum - Klangraum Mittelmeer" ein, in dem auch Fazil Say am 20. Mai 2010 ein Konzert geben wird.

Fazil Say kann mit Fug und Recht als "Botschafter des interkulturellen Dialogs" bezeichnet werden, ein Titel, der ihm 2008 von der EU verliehen wurde. Wie kaum ein Zweiter bewegt sich der 1970 in Istanbul geborene Pianist virtuos und mit selbstverständlicher Freiheit zwischen unterschiedlichen musikalischen Kulturen – weltumspannend, in den verschiedensten Genres und über Epochengrenzen hinweg. Say spielt in allen bedeutenden Konzertsälen – vom Concertgebouw Amsterdam, der Berliner Philharmonie und dem Musikverein Wien bis zur New Yorker Carnegie Hall – und bei den großen Musikfestivals, darunter die Salzburger Festspiele, das Lincoln Center Festival New York und die World Piano Series Tokio. Auch die renommierten internationalen Jazz-Festivals sind seine musikalische Heimat: Says Leidenschaft für Jazz und Improvisation führte zur Gründung des "Worldjazz"-Quartetts, mit dem er seither Triumphe feierte.

Programm unter http://www.swr.de/swr2/schwetzinger-festspiele/...

Tickets für das Konzert am 20. Mai 2010 beim SWR2 KulturService unter Tel. 07221/300200 und http://www.swr2kulturservice.de/kulturservice/

Sendung der Aufzeichnung in Radio SWR2 am Donnerstag, den 27. Mai 2010, 13.05 Uhr bis 14.28 Uhr.

Donnerstag, 6. Mai 2010

ATHENA - PIS


1-Kalib-i
2. Dalga
3. Serseri Mayın
4. Arsız Gönül
5. Gülün Dikeni
6. Pis
7. Dert
8. Delik Deşik
9. Kolaj
10. Aşk Kafası
11. Hazırla Beni
12. Tersine

Sonntag, 11. April 2010

Uzaklarda bir yerlerde türküler söyleniyor


Her şey Deniz ve Marat'ın (doğduğu yer: Rusya) 2008 yılının başında bir partiye müzik yapmak üzere davet edilip - bir sendikanın yılbaşı partisiydi - oradan para yerine çiçek alarak ayrılmaları, ve en azından o akşam eve ekmek götürmek için kendilerini sokağa atmalarıyla başladı. Yaklaşık yarım saat sokakta müzik yaptılar. Topladıkları parayla eve ekmek götürmekle kalmayıp, kendilerine de bir restoranda bir güzel ziyafet çektiler. Parti için nasılsa prova yapmışlardi, ertesi hafta tekrar yollara döküldüler. Deniz ömründe ilk kez Uzun ince bir yoldayim, Odam kirec tutmuyor’u söyledi, kliplerin çekildiği o gün.

Repertuvarlarında yüzde 50 Ingilizce, yüzde 30 Ispanyolca, yüzde 20 Türkçe parça vardı. Alman izleyiciler bile en çok Türkçe parçalarda durup dinlemeye başlayınca, repertuvar yeniden oluşturuldu; bu durum zamanla yüzde 80 Türkçe, yüzde 20 Ingilizce ve Ispanyolca haline geldi. Türkce parçaları Marat bilemediği için, Deniz durumu kontrol altına aldı, ona bütün akorları ögretti.

Birkaç ay sonra Daniel (doğduğu yer: Almanya) bass-trombonuyla katıldı Deniz ve Marat'ın sokak konserlerine, üclü olarak, kendilerine „Rotsuchttrio“ (kırmızıya tutkun üçlü) adını verdiler. Haliyle iki delikanli arada bir Almanca rap yapma heveslerini de gideriyorlardı. Yine birkaç ay sonra, 1 Mayis 2009'da Güldeste, Deniz'in yeğeni olur, semester tatilinde geldiğinde "hadi ben de bir çalayım" diye onlara katıldı. Peter de (doğduğu yer: Italya) aynı gün "yoldan geçerken, öylesine bir uğrarım" demişmiş bir gün önce, konserin ortasında katıldı gruba, o gün büyük kalabalıklar önünde şarkılar söylendi. O kadar büyük beğeni toplayınca, ertesi günü de boş durmadılar haliyle. Daha önceden birlikte bir prova olayı gerçekleşmeden o konserler oldu, herkes doğaçlama gücünü kullandı. Güldeste parçaları melodileriyle süsleyerek, büyük bir eksikliği giderdi. Peter de güçlü percussionuyla Deniz’i acemice cajon’a vurmaktan kurtardı.

Yeni gruba kırmızı tutkunluğundan yola çıkılarak Alyuvar adı kondu. Hepsi de Türkçe ve Balkan kökenli parçalara hayran oldukları için, repertuvar daha da genişledi, ama erkek üyelerin hiç biri de Türkce şarkıları tanımadıkları icin, Deniz ve Güldeste kaş, göz, el ve ayak hareketleriyle durumu idare ediyorlardı. Sokak konserleriyle birlikte Cafe'lerde konser verme teklifleri de arttı.

Ağustos 2009'da Alyuvar Olympos gezisine gitti cümbür cemaat. Gezi dönüşü Yeşiller (Die Grünen /Bündnis90) partisinin seçim kampanyasındaki bütün partilerde çalıp, Türkçe ağırlıklı parçalarla Alman dinleyicileri coşturdular (Myspace’deki konser kayıtları).

Eylül 2009'da Güldeste'nin de seçim kampanyası konserlerine katılmak üzere geldiğinde, bir stüdyoya kapanıp, ilk demolarını tonmeister bir arkadaşları sayesinde yaptılar. Konserlerde cd'ler kapış kapış gitti. Myspace'de Alyuvar için bir sayfa açtılar. Bundan üç hafta önce değerli genç arkadaşlar Fatih Yavuz ve arkadaşı Fatih Esat bu fan sayfasını açtılar Alyuvar icin. Şu anda yine herkes konservatuvarlarina dağıldı, zira herkes kendi klasik ögrenimiyle ugraşıyor, bir dahaki semester tatilinde yine görüşmek üzere...

Türkçe parçaları çalıp söylemenin Güldeste ve Deniz’in vatan özlemini gidermelerinde çok faydası oldu; Almanlara inadına Türkçe, özellikle de türkülerimizi dinletmek de ayrı bir zevk tabi. Grubun tüm erkek elemanlarına minnettarlıklarını belirtmek istiyorlar bu vesileyle. Vielen lieben Dank Daniel, Marat und Peter.

Fatih ve Fatih’e ayrıca sonsuz teşekkürlerimizi iletiyoruz, bizi sizlerle yakınlaştırdıkları için.

Ve tabi ki, siz sevgili arkadaşlarımıza, dinleyicilerimize tatlı sözlerinizden, desteğinizden ötürü en içten sadakatimizi, sevgilerimizi iletiyoruz buradan.

Anlaşılan o ki, bir Istanbul-Beyoglu yolu göründü bizlere ufaktan ufaktan…


ALYUVAR
http://www.myspace.com/alyuvar

Dienstag, 6. April 2010

Bandista AVRUPA Turnesi

 
http://www.turkey2010.fiba.com/pages/eng/fe/10/fwcm/p/index.html



Festwoche Türkei

Das Programm der diesjährigen Festwoche Türkei steht nun fest. Eine Übersicht sowie Informationen zu den einzelnen Darbietungen finden Sie auf der linken Seite.

Besonders empfehlen möchten wir Ihnen den bekannten Musiker und DJ Mercan Dede aus der Türkei, der dort bereits ein Star ist. Doch auch in Deutschland kennt man ihn, spätestens, seit er Filmmusiken zu Fatih Akıns Film Gegen die Wand (2004) und seinem Dokumentarfilm Crossing The Bridge – The Sound of Istanbul (2005) schuf.

Ein besonderes Angebot für die Festwoche ist die Tiyatro-Kültür-Karte: Sie ermächtigt zum Eintritt in 4 Vorstellungen Ihrer Wahl zum Preis von nur 28 Euro (ermäßigt zum Preis von nur 22 Euro)!

Wir hoffen, unser Programm spricht auch Sie an und würden uns sehr freuen, Sie im Rahmen der Festwoche Türkei in unserem Theater im Pfalzbau begrüßen zu dürfen.



 


http://www.theater-im-pfalzbau.de/fileadmin/user_upload/bilder/Festwoche_Tuerkei/Tuerkei_Heft_10.pdf

Montag, 29. März 2010

Redd Almanya Konserleri

http://www.rockstanbul.de/index.php?option=com_content&view=article&id=76:redd-almanya-konserleri&catid=1:news&Itemid=2

Mannheim-Heidelberg Street Style March '10

Festival "The Sound of Istanbul": Mercan Dede / DJ Arkin Allen / Baba Zula

 

Merlin und Wagenhallen präsentieren in Zusammenarbeit mit dem Deutsch-Türkischen Forum (DTF) Stuttgart

Do. 27.05. - Sa. 29.05.
The Sound of Istanbul Festival
Hommage an die Europäische Kulturhauptstadt 2010
in den Wagenhallen

Informationen zum Kartenvorverkauf folgen in Kürze!

Donnerstag, 27. Mai 21:00 Uhr
Mercan Dede & Secret Tribe
Sufi / Ambient / World Beat
Eintritt: Euro 25,- zzgl. Gebühr

Freitag, 28. Mai 21:00 Uhr
DJ Arkin Allen
Oriental Dance Beats
Eintritt: Euro 10,- zzgl. Gebühr

Samstag, 29. Mai 21:00 Uhr
Baba Zula
Oriental Dub
Eintritt: Euro 15,- zzgl. Gebühr

Festivalticket Euro 40,- zzgl. Gebühr

Mittwoch, 17. Februar 2010